Bu Blogda Ara

30 Ocak 2013 Çarşamba

2012'nin en iyi 10'u diye sıralama yapmaya başladığımda hedefim daha farklıydı ama farklı bi yere geldi yazıların tarzı. bundan öncekilerle paralel olsun diye 5 numarayı da beşiktaş maçlarına ayırıp devam edeyim. bundan sonraki rakamlar için allah kerim :)


5 numara: 2012'nin 4 beşiktaş maçı

2 galibiyet 2 beraberlikle mağlubiyet görmeden bitirdik 2012'yi. 

aç spoiler/ 2013'ün ilk derbisinde de mağlubiyet görmedik /kapa spoiler


26 şubat 2012 galatasaray beşiktaş maçı



maç öncesi lig lideri olan galatasaray'ın 2.sıradaki rakibi fenerbahçe'yle arasında 6 olan puan farkı eskişehir'in fenerbahçe'yi mağlup etmesiyle 9 puana erişebilirdi bu maç ardından. maç öncesi hatta sonrasında da pek anlayamamıştım galibiyetin önemini ama şimdi düşününce zannettiğimizden ne denli önemli olduğunu da fark edebiliyorum.

maç herkesi kıskandıran galatasaraylıları gururlandıran tüyleri diken diken eden bir koreografiyle başladı.

elmander'in maçın hemen başında gelen golü, ardından maçın 1-1 olması derken melo'nun hiç bekletmeden skoru 2-1e getirmesi, ardından semih'in kendi kalesine attığı gol ve 2-2.








maç sonunda almeida'nin kaçırdığı bir kafa vuruşu vardı. o anda kime sorsanız beraberliği kabul eder ve 7 ye çıkan puan farkından dolayı mutlulukla karşılardı. ama bizimkilerin son bir kurşunu vardı, ve bu kurşunu heba etmeye hiç niyeti yoktu selçuk'un. o an,




elmander mi baros mu attı diye sorg ulamadan çılgınca sevinç. belki de 10 sene sonra 2011-2012 sezonu deyince insanların aklına gelecek olan 3.gol sonrası sevinç.




gerisi malum, galatasaray şampiyonluğa yürürken koşmaya başlamıştı bu galibiyetle birlikte. playoff zırvalığına da 28.haftadan katılmayı garantilemiştik. bundan sonra galatasaray'ı durdurmak kolay olmayacaktı.









16 nisan 2012 beşiktaş galatasaray maçı



lig sonunda 9 olan puan farkı bir gecede 5e düşerken şampiyonluktan şüphemiz yoktu elbet, ama sağlam başlamak lazımdı. 14ünde oynanması gereken maç yoğun yağmur nedeniyle pazartesi oynanacaktı. bu playoff maçlarının oynanmasını allah da istemiyor şeklinde yorumlanabilirdi elbet bu yağmur.

maç öncesi kavga eden riera-melo'nun ne yapacağı sahada ne olacağı merak konusuyken ikisi de kendine ilk 11 de yer bulmuş skora direk etki etmişlerdi. aydın'ın golü ise işin kremasıydı. galatasaray 2011-2012 sezonunun 7.derbisinden de puan alarak ayrılıyordu. maç sonu sahaya atlayan, futbolculara saldırmaya çalışan dingiller ise kendilerini rezil etmekle kalıyordu, saha kapatma cezasının yanında tabiki.











6 mayıs 2012 galatasaray beşiktaş maçı





trabzonda fenerbahçe'nin puan kaybedip bizim maçı kazanmamız demek şampiyonluğu kadıköy'e taşımadan kendi stadımızda tescil etmek demekti. fatih terim'in cezası, saha kenarında ümit davala ve hasan şaş kenardaydı.


ilk yarıda melo'nun golü öne geçirmişken moraller bozuktu fenerbahçe daha maç başlamadan atmıştı nerdeyse golünü, ilk yarının sonunda almeida'nın kendi kalesine attığı golden sonra bütün dikkat trabzon'a döndü, sanırım holoskonun golü vardı sonrasında ujfalusi'nin kendi kalesine attığı gol 2-2 yaptı, maça dair hatırladığım tek şey 2-1den 2-2 olmuşken puan durumunu hesaplayamamış olup ağlamaya başlamamdı. kadiköy'de kazanamazsak şampiyon olamıcaz korkusu neyse ki kısa sürdü, maçı kaybetme korkusu da sardı son anları, maç da taraftar da kontrolden çıkmıştı çünkü. şampiyonluk kutlaması bir hafta sonrasına kalırken, uykusuz bir hafta bizi bekliyordu.  









26 ekim 2012 beşiktaş-galatasaray maçı 


3-3 biten komik bir maçtı. burak kendini attı, emek hırsızıydı değildi derken maçın önüne geçen çok şey oldu. umut-elmander-selçuk golleri puan almamızı sağladı. öne geçemediğimiz maçı beraberlikle bitirmek 2 senede derbi kaybetmeme alışkanlığı üzerine önemliydi. ilk yarı rakibi boğmuşken öne geçememek şanssızlıktı.