Bu Blogda Ara

31 Aralık 2012 Pazartesi

6 numara Fenerbahçe'ye karşı alınan 2 galibiyete.

12 ağustos 2012 galatasaray fenerbahçe maçı,




10 kişiyle alınan galibiyet, engin'in 11 maç ceza alması, volkan'ın maçta sakatlanıp uzun süre sakat kalması. üst üste iki maçta fenerbahçe'nin elinden alınan 2 kupa. psikolojik üstünlükten bahsediyorsak şu günlerde o üstünlükte bu maçın hemen 12 mayıs 2012deki final maçının ardından gelmesi büyük etken. umut bulut'un muhteşem başlangıcı, tribündeki büyük üstünlük vs. senenin en iyi 5 galibiyet sıralamasında kendine yer bulamaz kendi adıma, ama yıllar sonra da hatırlanacak değeri unutulmayacak bi maçtı.  






























kariyerinin son galatasaray maçına çıktığından kendi de habersizdi belki, son maçında da golünü atmayı ihmal etmedi tabii, ama maç sonu selçuk'la sarılışı uzun süre hatırlanacak. türkiye'nin en iyi oyuncusu diye tarif ettiği selçuk inan'a sarılırken ne düşünüyordu acaba.  
hamit'le de ilk ve son kez karşılaştı belki de.

alex'in ayrılırken bir antrenöre sahip değildik derken herkesin aklına gelen bu kareydi, kendi oyuncularını kutladıktan sonra rakip takımın kaptanını teselli eden bir teknik direktöre sahip olduğumuz için çok şanslıyız çok.



16 aralık 2012 galatasaray fenerbahçe maçı


2 yıl öncesinde yapılan şiken'nin bozuk para üstü değeri gören sezer öztürk'ün geliyoruzlu tweeti bir türlü giremediğim derbi havasını anında iliklerimde hissettirdi.

fenerbahçe ilk kez alex'siz çıkacaktı galatasaray karşısına, geçen sene nisandaki maç bir yol kazasıydı ama her zaman da olacak bir kaza değil. 1 senede fenerbahçe'ye oynanan 6 maç, her maç eze eze, büyüğüm senden diye kafasına vura vura oynandı. 3 galibiyet 2beraberlik 1 de nasıl olduğu herkesin malumu olduğu mağlubiyet. bekir'in kafası'na hasan ali kariyerindeki ilk golüyle karşılık verirken bu sefer selçuk "calma" yapıyordu. geçen sene attığı gol mağlubiyetin ardından fazla dillendirilmemişti, ama selçuk bu sefer kaptandı, eh sorumluluğu da daha fazlaydı. attığı gol sadece galibiyet golü değil aynı zamanda çok hesabı karıştıran planları bozduran bir hüviyetteydi. 2012nin son ezeli rekabet derbisinde gülen taraf değişmedi, maç sonu kupa bekledik ama vermediler, alışmıştık halbuki fenerle oynanan her maçın ardından kupa almaya, neyse mayısa kısmet.















maç öncesi yapılan koreografiden bahsetmeden geçmek olmaz, geçen sen 3-2lik beşiktaş maçında yapılanın üstüne bu zamana kadar yapılanların hiçbiri geçemememişti, bundan sonrası da zor diyordum ama öyle bir şey yapıldı ki o gün tribünlerde, emeği geçen herkesin eline koluna sağlık. 

2011-2012 sezonunda 2-4lük 3 skorumuz vardı, 3 kırılma maçı, 2sinin sonunda gülen 1inin ise kaybeden kısmındaydık. ama belki de en değerlisi kaybettiğimiz maçın kazandırdıklarıydı.
  7 numarada bu 2-4ler var.
tarihine göre gidelim;

26 ekim 2011 galatasaray-gaziantep maçı

 maç öncesi puan durumunda 2.sıradayken bu maçta alınacak galibiyet, fikstürün geri kalan kısmı için avantaj sağlayacaktı. 

kendi adıma maçın ilk 10 dakikası selçuk'un attığı golle önde geçilirken maç hakkında fazla çekincem kalmamıştı, 30-40.dakikalar arasında 5 dakikada şaka gibi iki golle geriye düşmüşke maçın 34.dakikasında sakatlanan gökhan zan'ın yerine giren servet 44.dakikada sahadan atılmıştı. servet kendi adına galatasaray sayfasını da kapatıyordu bu kırmızıyla. maçın ikinci yarısında 2-2 yakalansa da 2-3 geriye düştükten sonra hakem eyyamını konuşturup sabri'yi de atıyordu oyundan. son dakikalarda yediğimiz gol skoru belirlese de o maçın kazandırdıklarını sene boyu konuştuk. takımın takım olması, 9 kişiyken bile sahadaki mücadele, kazanma isteği takımı takım yaptı, aidiyetimizi 10 level birden artırdı. maçın hakemi abdullah yılmaz'a bir kez daha teşekkürler, galatasaray 26 ekim 2011 gecesi daha bi bizimdi artık, daha bi bizden. maç sonunda tribünlere giden futbolcular bundan sonrası için söz vermişti belki de.

sakatlanan gökhan ve cezalı hale düşen servet'in sonu oluyordu bu maç, bu skor. kaybederken en büyük yükümüz servet'i de sırtımızdan atarak devam ettik yola. ertesi hafta kayseri maçında 11'e adım atan semih daha da bırakmayacak nasılsa formayı. mağlubiyetin hayırlısı da böyle oluyormuş demek ki.

gazetelerin ertesi gün dediği gibi "korku filmi"ydi.
 


galatasaray dergisinin maç yazısından;
en sevdiğimiz Galatasaray en sevdiğimiz halinde şimdi. Bilirsiniz Don Kişot'u dönemin İspanya'sında sistemden rahatsızlık duyan kitleyi sembolize eden yiğit kahramanı. Sisteme yani yel değirmenlerine karşı savaşını bilirsiniz. Galatasaray bir kez daha imkansızı başarmaya soyunuyor şimdi. Bir kez daha yel değirmenlerine karşı savaşıyor. Tek başına. Dimdik. Bir kez daha kazanacak. Ama kazanmaktan önemlisi, bir kez daha savaşacak.

ikinci maç;
7 ocak 2012 samsunspor-galatasaray maçı

19.haftaya girilirken son 7 deplasman maçında gol dahi yememiş bir galatasaray gerçeği vardı.7 haftalık galibiyet serisinden bahsetmek de lazım tabi. afrika kupasına giden eboue'den ayrı ilk maçımızdı, yanlış hatırlamıyorsam federasyonları ibnelik yapmıştı, bu maçta oynatma ihtimalimiz vardı yoksa. maçta devre arasına 2-0 geride girerken galibiyet serisini düşünen yoktu gerçi, twitterda konuşulanlar 2011-2012 sezonunun en olumsuz 45 dakikalarındandı. ama 60a kadar atacağımız bir gol maç sonuna kadar puan ihtimalini canlı tutacaktı. bunun farkındaydık en azından. bazıları için 60a kadar bazısı için 50 bazısı için de 75.dakikaydı. 2.yarının başında sabri çıkıp riera girerken neyle karşılaşacağımızı bilmiyorduk tabii.

semih 60'a kadar filan beklemedi ama, 51de farkı 1e düşürdüğünde olacaktı, biliyorduk.

 
selçuk 9.haftada kayseriye attğı golün aynısını atarken galibiyet golünü kim atar bahisleri başlamıştı.
 selçuk dedikten sonra gol attıktan 2 dakika geçmeden kale çizgisinden çıkardığı top gol kadar değerliydi. bunu es geçmeyelim. "muslera, selçuk'u tebrik ediyor" spikerin aktarışı.

emre'nin ortası baros'un bomboş kafası derken 2-3 de rahat bi nefes aldık..




sercan melo'nun kendisine atacaksın dediği golü attığı an 2012nin kayda değer ilk zaferine imza atıyordu bizimkiler.
             

  son 2-4lük maç;

28 nisan 2012 trabzon galatasaray maçı

süper finalde içerde kaybedilen fener maçı sonrası ilk maç. şampiyonluk gidiyor mu, bundan sonra bizi şampiyon yapmaz sesleri iyice yükselmişti 22 nisan 2012 gecesi(2012 nin açık ara en kötü günü) 2ye düşen puan farkı trabzon deplasmanı öncesi korkutucuydu, neyse ki selçuk vardı.maç öncesi hafta içi taraftara açılan antrenmandan bahsetmeden geçmek olmaz.








normal sezonda frikik attığı kaleye bu sefer de boş geçmedi selçuk, 3-4 dakika sonra necati'ye yaptığı asistle trabzon'a tekrar hatırlattı kendini. sonrasında eboue'nin muhteşem oyununun hakkını verircesine 61.dakikada attığı gol. kabus 1 hafta sürüyordu, normal hayata dönme zamanıydı artık. şampiyon olacaktık, iyiler mutlaka kazanacaktı şüphesi olan varsa da kalmasındı artık.