2011-2012 sezonunda 2-4lük 3 skorumuz vardı, 3 kırılma maçı, 2sinin sonunda gülen 1inin ise kaybeden kısmındaydık. ama belki de en değerlisi kaybettiğimiz maçın kazandırdıklarıydı.
7 numarada bu 2-4ler var.tarihine göre gidelim;
26 ekim 2011 galatasaray-gaziantep maçı
maç öncesi puan durumunda 2.sıradayken bu maçta alınacak galibiyet, fikstürün geri kalan kısmı için avantaj sağlayacaktı.
sakatlanan gökhan ve cezalı hale düşen servet'in sonu oluyordu bu maç, bu skor. kaybederken en büyük yükümüz servet'i de sırtımızdan atarak devam ettik yola. ertesi hafta kayseri maçında 11'e adım atan semih daha da bırakmayacak nasılsa formayı. mağlubiyetin hayırlısı da böyle oluyormuş demek ki.
gazetelerin ertesi gün dediği gibi "korku filmi"ydi.
galatasaray dergisinin maç yazısından;
en sevdiğimiz Galatasaray en sevdiğimiz halinde şimdi. Bilirsiniz Don Kişot'u dönemin İspanya'sında sistemden rahatsızlık duyan kitleyi sembolize eden yiğit kahramanı. Sisteme yani yel değirmenlerine karşı savaşını bilirsiniz. Galatasaray bir kez daha imkansızı başarmaya soyunuyor şimdi. Bir kez daha yel değirmenlerine karşı savaşıyor. Tek başına. Dimdik. Bir kez daha kazanacak. Ama kazanmaktan önemlisi, bir kez daha savaşacak.
ikinci maç;
7 ocak 2012 samsunspor-galatasaray maçı
19.haftaya girilirken son 7 deplasman maçında gol dahi yememiş bir galatasaray gerçeği vardı.7 haftalık galibiyet serisinden bahsetmek de lazım tabi. afrika kupasına giden eboue'den ayrı ilk maçımızdı, yanlış hatırlamıyorsam federasyonları ibnelik yapmıştı, bu maçta oynatma ihtimalimiz vardı yoksa. maçta devre arasına 2-0 geride girerken galibiyet serisini düşünen yoktu gerçi, twitterda konuşulanlar 2011-2012 sezonunun en olumsuz 45 dakikalarındandı. ama 60a kadar atacağımız bir gol maç sonuna kadar puan ihtimalini canlı tutacaktı. bunun farkındaydık en azından. bazıları için 60a kadar bazısı için 50 bazısı için de 75.dakikaydı. 2.yarının başında sabri çıkıp riera girerken neyle karşılaşacağımızı bilmiyorduk tabii.
semih 60'a kadar filan beklemedi ama, 51de farkı 1e düşürdüğünde olacaktı, biliyorduk.
selçuk 9.haftada kayseriye attğı golün aynısını atarken galibiyet golünü kim atar bahisleri başlamıştı.
selçuk dedikten sonra gol attıktan 2 dakika geçmeden kale çizgisinden çıkardığı top gol kadar değerliydi. bunu es geçmeyelim. "muslera, selçuk'u tebrik ediyor" spikerin aktarışı.
emre'nin ortası baros'un bomboş kafası derken 2-3 de rahat bi nefes aldık..
sercan melo'nun kendisine atacaksın dediği golü attığı an 2012nin kayda değer ilk zaferine imza atıyordu bizimkiler.
son 2-4lük maç;
28 nisan 2012 trabzon galatasaray maçı
süper finalde içerde kaybedilen fener maçı sonrası ilk maç. şampiyonluk gidiyor mu, bundan sonra bizi şampiyon yapmaz sesleri iyice yükselmişti 22 nisan 2012 gecesi(2012 nin açık ara en kötü günü) 2ye düşen puan farkı trabzon deplasmanı öncesi korkutucuydu, neyse ki selçuk vardı.maç öncesi hafta içi taraftara açılan antrenmandan bahsetmeden geçmek olmaz.
normal sezonda frikik attığı kaleye bu sefer de boş geçmedi selçuk, 3-4 dakika sonra necati'ye yaptığı asistle trabzon'a tekrar hatırlattı kendini. sonrasında eboue'nin muhteşem oyununun hakkını verircesine 61.dakikada attığı gol. kabus 1 hafta sürüyordu, normal hayata dönme zamanıydı artık. şampiyon olacaktık, iyiler mutlaka kazanacaktı şüphesi olan varsa da kalmasındı artık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder