Bu Blogda Ara
20 Nisan 2013 Cumartesi
4 kala!
galatasaray son 5 haftadır kazanıyor, sadece rakiplerini mağlup ederek değil, türkiye'nin biz galatasaraylılar haricindeki kısmını ağlatarak umut kırarak, tam da kaybedecekler artık dedirten anlarda kazanıyor. elazığ maçı cuma gününe verildi önce, bu sezon 8 cuma maçında 6 kez puan kaybetmiş galatasaray'ın yine bir cuma maçında puan kaybetme olasılığı hayli yüksekti tabi tff'ye göre ya da fenerbahçe için diyelim. yetmedi, hakem görevlendirmeleri maçtan 30-32 saat önce açıklandı, hangi hakemin en fazla galatasaray puan kaybına şahit olduğunu hesaplamış olmak, onları araştırmış olmak hayli zor olsa gerek. bülent yıldırım çıktı kısmetimize(!) bu sene yönettiği maçların hiçbirini kazanamadığımız bülent yıldırım'ın elazığ maçına verilmesi tamamen totemdir bence, futbol federasyonunun ince ayarlarından biri olduğunu tahmin ediyorum. maç öncesi bütün işaretler puan kaybını gösteriyordu gerçi, günün büyük bölümünü karın ağrısı/kırmızı suratla geçirdim sanırım maç yüzünden. gençlerbirliği maçı da cuma günüydü, en son cuma kaybettiğimiz maç... o günle elazığ maçının genel hali aynı olmasın diye günü değiştirdim kendi adıma, değişiklik iyidir zaten. dersten erken çıktım, eve santra dakikasında yetişmeyip geniş geniş maç önü programı izledim, hala da puan kaybı kokusu geliyordu gerçi, ama hani o futbolcular sahaya çıkıyor da düdük çalınıyor ya, o anda maç öncesi düşünülen bütün olumsuzluklar siliniyor, her şeyin ardında o sahadaki 11 adam oluyor.
umudun, mutluluğun, huzurun habercisi 11 adam. maçın geneli, goller, gol sevinçleri, maç sonu takımın terlikle sahaya geri dönüşü filan ayrı ayrı hikayeler. güzel hikayeler. maç içinde duran topların başına topla tükfekle tüm iyi atıcılarla gitmemiş olmamız en sevindirici noktalardan biri. our precious'umuz selçuk'un sevdiği yerlerden atış şansı geldiğinde eskisi gibi topun başına geçmesi maç içinde çok mutlu etti. drogba'nın mahallenin abisi rolünde sahada dolanıp skora direk etki etmesine yavaş yavaş alışıyorum, eskiden kalbime inecek gibi oluyordu drogba'nın mükemmelliği karşısında, yavaş yavaş "we have drogba" düşüncesi oturmaya başladı zihnimde. maç esnasında kulübedekilerin hata yapmaması için dua edip 7 yabancıyı aynı anda oynatmaya çalışmazlar heralde korkusu yetti az da olsa huzursuzluk için, ah be hocam bıraktın kulübeyi ümit'e, biz üzülüyoruz kenarda. 2 farklı üstünlüklerde de bi tane yersek işimiz biter korkusu haftalardır geçmiyor, son düdüğü duymadan rahat edememe, dk70te bitir hocaaaa diye saydırmalar geçmiyor. tedirginlik bu hafta en üst safhada, 4 maç var önümüzde ama en önemlisi antep, en önemli maç önümüzdeki maç hangisiyse o. eveleyip gevelemeden şampiyonluğu istediğimizi belli etmenin yeri antep. son 4! allah yardımcımız olsun.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder